
TÜRKİYE FOTOĞRAF SANATI FEDERASYONU
FOTOĞRAF ve HAKLARIMIZ
Derleyenler Olcay Bilge & M. Turgay Bilge
İÇİNDEKİLER
1. BÖLÜM
FOTOĞRAF VE HAKLARIMIZ FOTOĞRAFÇININ HAKLARI
- ESER VE TELİF HAKKI
b) ESER SAHİBİ
C) TELİF HAKKI
- GENEL MEVZUAT
B) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
C) Borçlar Kanunu
D) Medeni Kanun
E) Türk Ceza Kanunu
F) Eserlerin Kayıt ve Tescili
G) Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Prosedür
3- TELİF SÖZLEŞMESİ
A) ÖRNEK TELİF – KULLANIM SÖZLEŞMESİ (RUHSAT)
2. BÖLÜM
II- FOTOĞRAFLANANIN HAKLARI
- ÖZEL YAŞAMIN TANIMI
- GENEL MEVZUAT
b) T.C. Anayasası
C) Türk Ceza Kanunu
- YAŞAMI FOTOĞRAFLARKEN
- ÖRNEK OLAYLARA İLİŞKİN SORU VE YORUMLAR
Sanatla uğraşanın eserini yapmakla işini bitirmesi ve bununla yetinmesi çok az rastlanan bir durumdur. Aksine çoğu zaman sanatçı, ürettikten sonra eserinin ilgi görmesini, tanınmasını, beğenilmesini ve bazen de alıcı bulmasını bekler.
Belki de fotoğrafın sanat olup olmadığına ilişkin tartışmanın gelip düğümlendiği yer bir sanat eseri olarak fotoğrafın alıcı bulup bulmamasıdır. Diğer sanat dallarında tartışmasız kabul gören sanat eserinin maddi değeri, alınıp satılması ve çoğu zaman yükselen bir değerinin bulunması en genç sanat dallarından olan fotoğraf açısından henüz tam oturmuş uygulamalar değildir. Olumlu gelişmeler giderek artsa da, bu, dünyada ve ülkemizde diğer sanat dallarına göreceli olarak fotoğraf için genel bir durumdur.
Fotoğrafın diğer sanat eserlerine oranla maddi açıdan değerlendirilmesini geride bırakan unsurlar, fotoğrafın kolay elde edildiği önyargısı, fotoğrafın zamana karşı dayanıksızlığı ve fotoğrafın kolaylıkla ve aynen çoğaltılabilmesidir.
Diğer sanat dallarında olduğu gibi fotoğrafta da eserin değerini onu üreten sanatçının kimliği belirleyecektir. Ancak kime ait olursa olsun sınırsız sayıda çoğaltılabilecek bir fotoğrafın maddi değerinin, bir resim ya da heykelin taşıyacağı değerle kıyaslanması mümkün değildir.
Fotoğrafçının tanınmış olması kadar baskının niteliği (tekniği, malzeme cinsi, vb) ve niceliği, baskının fotoğrafçı tarafından veya ölümünden sonra yapılmış olması gibi unsurlar fotoğrafın maddi değerine doğrudan etkilidir.
Birçoğumuzun yaşamında önemli bir yer tutan fotoğrafa değer kazandırmak ve bunu korumak öncelikle bize bağlı.
Eserlerimizin özgünlüğü, üretimde yaratıcılık, sunumda özen ve kalite ve fotoğrafı üretim sürecindeki duruşumuz önemlidir.
Bunların hepsinin gelip dayandığı yer, bir sanat eseri olarak değerlendirilecek fotoğraflarımızın sahip olduğumuz mülkiyet haklarının rasyonel ve onurlu biçimde değerlendirilip değerlendirilmediği sorunudur. Diğer bir deyişle fotoğraflarımız üzerindeki telif haklarımızın…
Hak her zaman bir dengeyi ifade eder. Yani, ortada bir hak varsa mutlak surette o hakkı sınırlayan ve dengede tutan başka bir hak da söz konusudur.
Fotoğraf açısından ve fotoğrafçılar olarak, bizim haklarımızın sınırları, fotoğrafımıza alıcı veya kullanıcı olanlar ve fotoğraflarımıza konu olanların haklarıyla çizilmiştir.
İzinsiz fotoğrafını çektiğimiz insanların suçlamalarına maruz kalmak hepimizin başına gelebilir. Fotoğrafla uğraşırken esas olan iyi niyet ve bireyin kişilik haklarına tam saygı olmalıdır.
Salt sanatsal kaygılarla fotoğraf üretmek toplum içinde yaşayan bir fotoğrafçının hem kendisine hem de hepimizin sevgiyle yaklaştığımız fotoğraf sanatına ve dolayısıyla bize zarar verebilir.
Kabul etmeliyiz ki; hiçbir fotoğraf bir insanın vücut ve ruh bütünlüğünden, temel insan haklarından daha değerli olamaz ve onları ihlal etmeyi gerektiremez.
Size ve derneklerimizin değerli üyelerine yararlı olabilecek bilgiler içeren bu metin, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu 2. Dernekler Toplantısı’nda yapılacak bir sunum için hazırlanırken bu sunumu basılı hale getirmek düşüncesiyle ortaya çıktı.
Kuşkusuz bu çalışma bir bilimsel çalışma tekniği ve kapsamını taşımamaktadır. Çalışmayı yaparken amacımız son dönemde giderek artan telif haklarımıza ilişkin saldırılar ve fotoğrafla özel yaşama müdahale olayları karşısında daha bilinçli olmamızı sağlayacak bir bilgilendirme yapmaktır.
Bu derleme çalışmada sizinle fotoğrafa ilişkin telif hakları ve bunların korunmasına ilişkin hukuksal başvuru yollarıyla birlikte fotoğraflanan kişiler açısından özel yaşamın dokunulmazlığı ilkesi ve bunun fotoğrafçıya etkisini özetle açıklamaya çalıştık.
Sizlerden gelecek öneri, ek ve katkılarla Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun önemli ve kapsamlı bir yayını haline gelebilecek bu derlemenin hazırlanmasında örnek olayları oluşturan TFSF FSK Delegesi arkadaşımız Fikret Özkaplan’a ve bu çalışmayı kısa bir sürede gerçekleştirebilmemiz için bizi yüreklendiren TFSF Başkanı Sayın M. Özcan Taras’a teşekkür ederiz.
Saygılarımızla,
Av. Olcay Bilge & Av. M. Turgay Bilge
TFSF 2. Dernekler Ortak Toplantısı – 15.11.2008, Beypazarı
- BÖLÜM
I- FOTOĞRAFÇININ HAKLARI
1- ESER VE TELİF HAKKI
Eser, kavram olarak hukukumuzda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile tanımlanmıştır. Bu kanunun 1/B maddesine göre eser ; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir”.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi ancak bazı şartları taşıması halinde mümkündür. Bu şartlar;
- Sahibinin hususiyetini taşıması,
- Şekillenmiş olması,
- Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi,
- Fikri bir çabanın sonucu olması, şeklinde dört başlıkta sıralanabilir.
Kanunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tescil makamı olarak düzenlenmiştir. Tescil işlemi, başvuru sahibinin beyanına müstenit yapıldığından, Bakanlığın tescil işlemlerinden doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak, kayıt ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek işlemlerde, mevcut olmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği veya kendisine ait olmayan mali ve manevi haklara ilişkin yanlış beyanda bulunanlar, 5846 sayılı Yasadaki hukuki ve cezai müeyyidelere tabidirler.
Kanunumuzda belirlenmiş olan eser türleri şunlardır;
- İlim ve Edebiyat Eserleri
- Güzel Sanat Eserleri
- Musiki Eserleri
- Sinema Eserleri
- Veri Tabanları
Bu çerçevede çektiğimiz fotoğrafların belirli ölçütlere uyması koşuluyla güzel sanat eseri sayılması yasa gereğidir.
Yine, fotoğrafların stüdyo, karanlık oda veya dijital ortamda başkalaştırılması, düzenlenmesi veya değiştirilmesiyle elde ettiğimiz fotoğraf esaslı eserler de yasanın koruması kapsamına girecek olan “işleme ve derlemeler”olarak değerlendirilmektedir.
A – ESER
Genel anlamda telif hakları, eser sahibine rızası olmaksızın eserinin kopyalanmasını, değiştirilmesini, dağıtılmasını veya çoğaltılmasını önleme; ayrıca eserin izinsiz kullanımı halinde kişiye hukuki yola başvurma olanağı tanır. Fotoğrafçılıkta ise telif hakkı, deklanşöre basılarak, görüntünün filme yerleştirildiği an başlar ve başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden kazanılır.
Sanat eserlerinin hemen hemen hepsinde telif hakları konusu sıklıkla karşımıza çıkmakla birlikte fotoğrafçılıkta durum daha değişiktir. Çünkü müzik, edebiyat ve görsel sanatlar alanındaki pek çok çalışmanın tersine fotoğraf, “konu”ya ilişkin daha objektif tanımlama içerir. Bir başka anlatımla fotoğrafçılıkta “konu” herkes tarafından görülebilir veya elde edilebilir; dolayısıyla fotoğrafta telif hakları diğer sanat dallarındaki çalışmalara kıyasla daha esnektir. Birçok fotoğrafın telif hakkı korumasından yararlanması söz konusuyken bir kısım fotoğraf bu korumadan yararlanamaz.
“Hangi fotoğraflarımı koruma altına alabilirim?” ya da “Korumanın sınırları nedir?” gibi sorularımıza en iyi yanıtı ise temel uluslararası hukuk kuralları ile mahkeme kararları vermektedir. Gerek Avrupa Birliğinin en üst düzey yargı organı olan Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın kararları, gerek ABD’deki uygulamalar, fotoğrafçılık alanındaki eserlerin telif hakkı korumasından yararlanabilmesine yönelik belli başlı ölçütleri ortaya koymakta ve ülkemizdeki uygulamalara da yön verebilecek bir nitelik taşımaktadır.
Söz konusu ölçütler kısaca aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
1- Fotoğrafın Asgari Düzeyde Özgünlük Taşıması Gerekir
Bir fotoğrafın telif hakları ile güvence altına alınabilmesi için asgari düzeyde özgünlük taşıması gerekir. Özgünlük, telif hakkının “olmazsa olmaz” sayılabilecek bir ön koşuludur. Yani, fotoğraf, eser sahibine ait minimum düzeyde yaratıcı unsurlar içermelidir. Peki, özgünlük konusunun alt sınırı nedir? Yani eser sahibi tarafından oluşturulan bir fotoğrafın yeterli özgünlüğe sahip olup olmadığı konusu nasıl değerlendirilir?
Aslında hemen hemen her fotoğrafın bir “özgünlük” taşıdığı varsayımından hareket edilir. Ancak, esas fotoğrafın kopyası olarak nitelendirilebilecek çalışmalar telif haklarıyla koruma altına alınmamaktadır. Nitekim Bridgeman Art Library, Ltd v. Corel Corp. davasında verilen karar da bu yönde olmuştur. Bridgeman Sanat Kütüphanesi, devlet mülkiyetindeki eserlerin diyapozitifleri ile dijital fotoğraflarının çekimi lisansını almıştır. Bu çerçevede, anılan çalışmalar herhangi bir değiştirme veya ekleme olmaksızın kopyalanmış ve Corel firması da bu görüntüleri içeren CD- ROM’un satışını gerçekleştirmiştir. Ardından, Bridgeman gerek slaytlar gerek dijitallerde telif hakkı sahibi olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Ancak mahkeme, esas çalışmanın birebir taklidi/kopyası niteliğinde olan çalışmaların telif hakkı korumasından yararlanabilecek denli “özgün” olmadığına hükmetmiştir.
- Bir sanat eserinin aynen yansıtıldığı fotoğraf özgünlük taşımadığı için yeni bir sanat eseri sayılmayacaktır.
- Fotoğrafın özgünlüğü kadraj, çekim açısı, ışık ve tekniğine göre belirlenecektir.
2. Türev Çalısmalar Asli Çalısmanın Koruma Kapsamını Etkilememelidir
Türev çalışmalar (çeviri, müzikal aranjman, ses kayıt, sanatsal reprodüksiyon gibi) mevcut bir veya birden fazla çalışmaya dayanılarak oluşturulmaktadır. Türev çalışmada telif hakkı ancak “mevcut çalışmadan ayırt edilebilen kısmı” kapsamaktadır. Türev fotoğrafların asıl fotoğrafa göre – küçük de olsa – birtakım farklılıklar içermesi ve asıl fotoğrafın telif hakkı koruması kapsamını etkilememesi, daraltmaması gerekir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; Ets-Hokin v. Skyy Spirits davasında Skyy Spirits, fotoğrafçı Ets Hokins’le, votka şişelerinin reklam çekimi konusunda anlaşmıştır. Ets Hokin Skyy firmasına düz beyaz ya da sarı zemin önünde Skyy Votka’nın sergilendiği toplam üç adet fotoğraf teslim ederek firmaya sınırlı lisans hakkı tanımıştır. Bunun üzerine Skyy firması, şişenin çekimi için başka fotoğrafçılar kiralamış ve daha sonra da onların çektikleri fotoğrafları kullanmıştır. Ets Hokin ise diğer fotoğrafçılar tarafından çekilen bu yeni fotoğrafların kendisininkilere çok benzer olduğunu, dolayısıyla hem firmayla aralarındaki lisans anlaşmasının ihlal edildiğini hem de kendisinin telif hakkına zarar verildiğini öne sürmüştür. Alt mahkeme Ets Hokin’in fotoğraflar üzerinde telif hakkının söz konusu olamayacağına dayanarak davayı reddetmiş; çekilen fotoğrafların birbirinin kopyası değil; esasen telif hakkıyla teminat altına alınan şişe malzemesinin ve marka işaretinin türev çalışmaları olduğuna işaret etmiştir.
Aynı davada temyiz mahkemesi ise Ets Hokin tarafından çekilen fotoğrafların asgari “özgünlük” şartını taşıdığını, fotoğrafların türev çalışma olmadığını; kaldı ki, her fotoğrafın aslında konu bakımından bir türev çalışma olduğunu öne sürmüştür. Dolayısıyla, Skyy Votka şişesinin telif hakları koruması altında olmadığı ve Ets Hokin’in fotoğraflarının telif hakkı korumasından yararlanabileceğine hükmedilmiştir.
3. İhlalin söz konusu olabilmesi için telif hakkı korumasından yararlanan bir baska fotoğraf olmalıdır
Telif hakkı ihlaline dayanılarak bir dava açılabilmesi için öncelikli koşul, telif hakkı korumasından yararlanan bir başka fotoğraf olması ve ihlale yol açtığı iddia
edilen fotoğrafın asıl fotoğrafla ciddi ölçüde benzerlik taşıması gerekir. Böyle bir durum çoğunlukla iki fotoğrafçının aynı konunun fotoğrafını çekmelerinde söz konusu olur.
Konuya ilişkin olarak, Leigh v. Warner Bros. Inc davasına bakacak olursak; fotoğrafçı Jack Leigh “Midnight in Garden of Good and Evil” isimli kitabın kapağı için fotoğraf çekim hakkını almış ve kitabın temasına uygun olarak da Savana’da bulunan ünlü “Bird Girl” heykelini fotoğraflamayı tercih etmiştir. Anılan heykel Sylvia Shaw Judson tarafından yapılan ve bir kopyası satın alınarak Savana’daki şehitliğe yerleştirilen bir heykeldir.
Ardından, kitabı filme uyarlayan Warner Brothers gerek film içerisinde gerek film demolarında “Bird Girl” heykelinin başka fotoğrafçılar tarafından çekilen fotoğraflarına yer vermiş, bunun üzerine de Leigh, film şirketini telif hakkı ihlaline dayanarak dava etmiştir. Tarafların arasındaki asıl anlaşmazlık konusu Leigh’ın fotoğraflarında telif hakkı sahibi olup olmadığı değil; fotoğraflarındaki hangi unsurların koruma altında olduğu ve davalının bu unsurları ihlal edip etmediğidir.
Kitabın öyküsüyle bağlantı kurarak, kapak için tema olarak heykel seçiminde bulunan Leigh olmasına karşılık, mahkeme, fotoğrafçının film şirketi Warner Bros’u bu bağlantıyı kullanmasından alıkoyamayacağına; zira telif haklarının fikirleri değil, sadece özgün ifadeleri koruduğuna hükmetmiştir. Ayrıca, Leigh’ın sahip olduğu telif hakları heykelin veya şehitliğin görünümüne yönelik çekimleri de kapsamına almamaktadır.
Bununla birlikte, mahkeme Leigh’ın fotoğraflarının sanatsal unsurlarının (ışık seçimi, gölgeleme, zamanlama, açı ve film seçimi) koruma altında olduğuna ve Leigh tarafından çekilen fotoğraflar ile film içerisinde kullanılan fotoğraflar arasında telif hakkı ihlali yaratabilecek nitelikteki benzerliklerin belirlenmesi için jüri tayin edilmesine karar vermiştir.
- Fotoğrafın özgünlüğü fotoğrafta yer alan konu veya fikirden değil onun işlenişindeki ifade biçemi, sanatsal unsur, kompozisyon ve teknikten kaynaklanır.
Bir başka uyuşmazlık yaratan konu ise, bir kişinin veya firmanın mülkiyeti ve denetimi kendinde kalmak üzere bir konu çekimi için bir fotoğrafçıyı kiralaması durumudur. Genel anlamda tarafların ilişkisi aralarındaki lisans anlaşmasına bağlı olarak yürütülse de; bazen kiralayan tarafın sadece konuya yönelik mülkiyet ve denetim yetkisine dayanarak, fotoğraflar üzerinde de mülkiyet iddiasında bulunduğu haller ortaya çıkabilmektedir.
Sözgelimi, Natkin et al v. Winfrey et al. davasında, davalı Winfrey, davacı konumundaki Natkin ile “Oprah Gösterisi”nin ve konuklarının fotoğraf çekimleri için anlaşmıştır. Ancak daha sonra Winfrey, bu fotoğrafların on bir tanesini de içeren bir kitap yayımlamış; bunun üzerine fotoğrafçılar da telif haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açmıştır. Winfrey ise konunun mülkiyetinin kendisinde olduğunu dolayısıyla konukların, kıyafetlerinin, ifadelerinin ve gösterinin üzerinde de denetim yetkisi olabileceğini; fotoğrafçılarla birlikte fotoğraflarda telif hakkı ortaklığının olduğunu öne sürmüştür.
Mahkeme ise Winfrey’i savunmasında haklı görmemiş; “bir fotoğraf üzerinde telif hakkı ortaklığının söz konusu olabilmesi için tarafların çalışmaya başlamadan önce veya çalışma esnasında ortak olduklarını beyan etmeleri ve tarafların çalışmaya katkısı ayrı ayrı telif hakkına konu edilebilir olmalıdır” hükmüne yer vermiştir. Ayrıca mahkeme, fotoğrafın konusunun da telif hakkı kapsamına alınabilecek bir unsur olmadığına işaret etmiştir.
- Fotoğrafın telif haklarının sözleşmeyle belirlendiği durumlarda, fotoğrafçıyla telif hakkını kullanacak olan kişi arasında ortaklık ve kullanım koşulları net biçimde belirlenmelidir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre eser sahibi, eseri meydana getiren kişidir. Örneğin, bir müzik eserinin sahibi, onu meydana getiren, yani bestesini ve güftesini yaratan kişidir. Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez.
Kanunumuz, eserlerle ilgili olarak bazı hususların mevcudiyetini eser sahipliğine yönelik karine olarak kabul etmiştir. Karine kavramı “aksi sabit oluncaya kadar geçerli kalacak hukuki statü” anlamına gelmektedir. Ancak bu karinenin her zaman aksinin ispatı mümkündür. Yasamız, karineleri sahibinin adı belirtilen ve belirtilmeyen eserler olarak ikiye ayırarak incelemiştir:
Sahibinin Adı Belirtilen Eserlerde: Eğer, yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak ismi (veya bunun yerine tanınmış müstear adı) bulunan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Yine, umumi yerlerde veya çeşitli yayın araçlarıyla, eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır.
Sahibinin Adı Belirtilmeyen Eserlerde: Yayımlanmış olan bir eserin sahibinin belli olmaması yani bir karine ile tespit edilebilmesi mümkün değilse, o eseri yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.
- Fotoğraf özelindeyse fotoğrafın eser sahibi öncelikle ve basitçe o fotoğrafı çeken kişidir.
Eser sahibini belirlemekte kullanılacak bir diğer ispat yoluysa söz konusu fotoğrafın yer, zaman, ışık, çekim tekniği ve diğer özgün unsurlarını taşıyan diğer benzer fotoğraflara aynı kişi tarafından sahip olunmasıdır.
C) TELİF HAKKI
Telif hakkı, herhangi bir bilgi veya düşünce ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakların, yasalarla belirli kişilere verilmesidir. Kısaca, orijinal bir yaratının kopyalanmasına veya kullanılmasına izin verme hakkıdır.
Telif hakkı, genellikle belirli bir süre için geçerlidir. Sembolü çember içinde bir “C” harfidir, © harfi üzerinde bulunduğu yaratının telif haklarının korunduğunu belirtir ve İngilizce “copyright” kelimesini ifade eder.
Türk Hukukunda sanat eserlerinin ve fotoğrafın telif haklarına ilişkin asıl mevzuat 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur.
Genel olarak hukuk kavramı gibi telif hukuku kavramı da biri objektif, diğeri de subjektif anlamda kullanılır.
Telif hukuku, bir yandan eser sahipliğinin sosyal olgusunu düzenleyen bütün hukuk kurallarının toplamını, öte yandan eser sahibinin eseri üzerindeki subjektif hakkını ifade eder.
Objektif anlamda telif hukuku, eser sahibinin eseri üzerindeki menfaatlerini korur. O, subjektif bir hak bahşeder; başka deyişle eser sahibine menfaatlerini üçüncü şahıslar karşısında savunması için yetki verir. Bu objektif bir haktır. Böylece belirli bir hukuki obje yani eser üzerindeki eser sahibinin yetkileri güvence altına alınır. Bu hak, mutlak bir haktır; bundan böyle yalnız belirli şahıslara karşı değil, aksine herkese karşı etkisini gösterir.
Telif hukuku, eser sahibinin yalnızca eserle ilişkili menfaatlerinin kabul edilmesini sağlar. Kısaca sadece kendi menfaatlerinin eser kavramıyla sınırlandırılmış kesimi telif hukukunun koruması altındadır.
Telif hukuku eser ile sıkı ilişkili olduğundan eseri, korunma konusu olarak görmek gerekir. Şüphesiz ilk plânda eser değil, aksine insanlar arası ilişkilerde insani menfaatler korunur. Telif hukuku, bundan böyle özellikle eser sahibinin diğer insanlarla bir ilişkisidir. Fakat bu ilişkinin muhtevasını daha yakından belirlediği ve korunan menfaatleri sınırladığından eser, hukuk objesi veya koruma konusu olarak addedilir. Telif hukukunu düzenleyen kanun ve mevzuatımızın doğrudan bizim kullanımımızla ilgili maddelerine aşağıda yer verilmiştir.
- GENEL MEVZUAT
1) AVRUPA BİRLİĞİ 1/95 SAYILI ORTAKLIK KONSEYİ KARARI
AT – Türkiye Ortaklık Konseyi’nin Gümrük Birliği’nin Son Dönemi’nin Uygulamaya Konmasına İlişkin 22 Aralık 1995 tarihli 1/95 sayılı Kararı, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar konusunda 1995 yılında yapılan mevzuat değişikliğinin asıl sebebi olduğundan özel olarak incelenmelidir.
Kararın, “Yasaların Yakınlaştırılması” başlıklı IV’üncü kısmının ilk bölümünü “Fikri, Sınai ve Ticari Mülkiyetin Korunması” başlıklı 31’inci maddesi oluşturmaktadır.
Maddenin ilk bendinde, tarafların, fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının yeterli ve etkili biçimde korunması ve uygulanması konusuna verdikleri önem vurgulanmış, ikinci bendinde ise, Gümrük Birliğinin, ancak fikri mülkiyet ha.k1a.rmm Gümrük Birliği’ni oluşturan iki tarafta da eş düzeyde etkili olarak korunması şartıyla işleyebileceği kabul edilmiştir.
Maddenin son cümlesinde, yukarıdaki kabuller doğrultusunda 8 no’lu Ek’in kabul edildiği ve tarafların bu ekte öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyi taahhüt ettikleri belirtilmektedir.
Topluluk, aynı Karar’da, Ek 8’de sözü edilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için Türkiye’ye yeterli teknik yardımı sağlamayı kabul etmiştir.
Kararın ikinci maddesi ile Türkiye, Avrupa Topluluğunda yürürlükte bulunan koruma düzeylerine eşit koruma düzeylerini sağlamak üzere fikri hakların etkin bir şekilde korunması konusunda gerekli tedbirleri alacağını kabul etmiştir.
Kararın ikinci maddesi, hakların korunması konusunda genel bir hüküm olmakla beraber, Türkiye’nin AB içindeki fikri haklarla ilgili her türlü gelişmeyi iç mevzuatında uygulayacağı hususunda geleceğe yönelik bir taahhüdü niteliğindedir.
Üçüncü madde ile Türkiye, ikinci maddedeki kabulüne uygun olarak, Kararın yürürlüğe girmesinden önce fikri haklar alanında imzalanmış olan – ancak taraf olmadığı- birçok sözleşmeye katılmayı kabul etmiştir.
Türkiye, Kararın 4’üncü maddesi ile AB ülkelerinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler yanında, AB mevzuatında yer alan hangi düzenlemelere uyacağını da açıkça kabul etmiştir.
2) AVRUPA BİRLİĞİNİN FİKRİ HAKLAR İLE İLGİLİ DİREKTİFLERİ
Avrupa Birliği’nin kuruluşunda ülkelerin fikri haklarla ilgili ulusal düzenlemelerini koruyan bir sistem kabul edilmiş, hatta ulusal fikri mülkiyet kanunlarının Toplulukla ilgili düzenlemelerden etkilenmeyeceği açıkça kabul olunmuştur. Başka bir deyişle, başlangıçta Topluluk Hukukunun fikri hakları kapsamaması düşüncesi benimsenmiştir. Hatta fikri hakların, topluluğun temel amacı olan malların serbest dolaşımına engel olabileceği kabul edilmiştir. Ancak zaman içinde, uluslararası anlaşmalar yoluyla sağlanan uyumun yetersizliği, fikri haklarla ilgili farklı düzenlemelerin malların serbest dolaşımı ve rekabet konusunda doğurduğu sorunlar ve en önemlisi de yaratıcılığa dayalı yeni ekonominin şekillenmeye başlaması, fikri haklarla ilgili sorunları öncelikli bir mesele olarak Birlik gündemine taşımıştır.
92/100 sayılı ve 19 Kasım 1992 Tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Haklarının Kiralanması, Ödünç Verilmesi ve Bağlantılı Haklara Dair Konsey Direktifi
Direktifte iki konu beraber düzenlenmiştir. Birinci konu, eserlerin kiralanması ve ödünç verilmesi konusundaki hakların belirlenmesidir. İkinci konu ise bağlantılı hak sahiplerinin haklarıdır.
Direktif, hem eser sahipleri hem de bağlantılı hak sahipleri için geçerli olacak şekilde kiralama ve ödünç verilmesi hakkının tanımını yapmış ve kullanım koşullarını belirlemiş ayrıca kiralama ve ödünç verilmesi hakkının, eserler satıldıktan veya dağıtıldıktan sonra dahi devam edeceğini belirtmiştir. Diğer yandan Direktifte, bağlantılı hak sahiplerinin hakları, kullanım koşulları ve istisnaları ayrıntılı olarak düzenlemiştir.
Hakların Koruma Sürelerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Konsey Direktifi
Eserlerle ilgili koruma sürelerinin birbirinden farklı olması malların serbest dolaşımını engelleyen önemli bir olgu olduğu için, bu konuda da bir uyumlaştırmaya gerek duyulmuş ve kabul edilen Direktifle, eser sahibi bakımından koruma süresi, yaşam boyu ve ölüm tarihinden itibaren en az 70 yıl, bağlantılı hak sahipleri için ise en az 50 yıl olarak kabul edilmiştir.
2001/29 sayılı ve 22 Mayıs 2001 Tarihli Bilgi Toplumunda Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Hakların Uyumlaştırılması Hakkında Parlamento ve Konsey Direktifi
Avrupa Birliği’nde fikri haklarla ilgili yapılan uyum yönergelerinden en kapsamlı ve önemlisi olarak kabul edilen Direktif ile Birlik tarafından kabul olunan WIPO Sözleşmeleri (WCT ve WPPT) doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmış ve gerek eser sahiplerinin ve gerekse bağlantılı hak sahiplerinin haklarının yeni teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan ortamlarda (internet vs.) korunabilmesi imkanı sağlanmıştır.
Ayrıca, Direktifte, eser sahiplerine ve bağlantılı hak sahiplerine tanınan hakların istisnaları son derece ayrıntılı olarak belirtilmiş ve üye ülkelere bunların bir kısmını ya da tamamını seçme konusunda serbesti tanınmıştır.
2001/84 sayılı ve 27 Eylül 2001 tarihli Orijinal Sanat Eseri Sahibi Lehine Yeniden Satış Hakkına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi
Direktifle, eserin orijinal nüshasını elinden çıkarmış olan eser sahibine eserin daha sonraki el değiştirmelerinin Direktifte belirlenen fiyatlara ulaşması halinde bu bedelin belirli bir yüzdesinin ödenmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Korsan ve Taklitle Mücadele Direktifi
Direktif, fikri haklar alanında en önemli sorunların başında gelen korsan ve taklit ürünlerle mücadele amacıyla kabul edilmiş olup, hem eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin hem de sınai hak sahiplerinin haklarım koruma amacını taşımaktadır.
B) 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Birinci Bölüm – Fikir ve Sanat Eserleri
A) Amaç
Madde 1- Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo- televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarım belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.
B) III- Güzel Sanat Eserleri
Madde 4- Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
- Fotografik eserler ve slaytlar,
Madde 7- Hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilen bir eser alenileşmiş sayılır.
A) Eser Sahibinin Hakları
Madde 13- Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatleri bu Kanun dairesinde himaye görür. Eser sahibine tanınan hak ve salahiyetler eserin bütününe ve parçalarına şamildir.
II- Manevi Haklar
- Umuma Arz Salahiyeti
- Adın Belirtilmesi Salahiyeti
- Eserde Değişiklik Yapılmasını Menetmek
Madde 17 – Aslın maliki, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.
- Eser Sahibinin Zilyed ve Malike Karşı Hakları
a) Genel Olarak
Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.
b) Hakları Kullanabilecek Kimseler
Madde 19- Eser sahibinin ölümünden sonra mirasçıları eser sahibine 14, 15 ve 16ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl kendi namlarına kullanabilirler.
IV- Mali Haklar
Bir işlemenin sahibi, kendisine bu sıfatla tanınan mali hakları, işleme hususunun serbest olduğu haller dışında, asıl eser sahibinin müsaade ettiği nispette kullanabilir.
- Çeşitleri
Madde 21- Bir eserden, onu işleme suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
b) Çoğaltma Hakkı
Madde 22- Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
c) Yayma Hakkı
Madde 23- Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
d) İşaret, Ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim Hakkı Madde 25- Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.
- Süreler
b) Sürelerin Devamı
Madde 27- Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Sahibinin ölümünden sonra alenileşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
- Eğitim ve Öğretim İçin Seçme ve Toplama Eserler
Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, iktibaslar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür.
Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı mutat şekilde zikredilmek icap eder.
- İktibas Serbestisi
- Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması:
- Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderecatını aydınlatmak maksadıyla bir ilim eserine konulması;
- Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi.
- Gazete Münderecatı
- Kopya ve Teşhir
Açık artırma ile satılacak eserler umuma teşhir olunabilir. Umumi mahallerde teşhir edilen veya açık arttırmaya konulan bir eseri sergi veya arttırmayı tertip eden kimseler tarafından bu maksatlarda çıkarılacak katalog, kılavuz veya bunlara benzer matbualar vasıtasıyla çoğaltma ve yayma caizdir.
- Umuma açık mahallerde eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanılması ve/veya iletilmesine ilişkin esaslar:
Madde 47- Bir kararname ile memleket kültürü için önemi haiz görülen bir eser üzerindeki mali haklardan faydalanma salahiyeti, hak sahiplerine münasip bir bedel ödenmesi suretiyle koruma süresinin bitiminden önce kamuya maledilebilir.
Dördüncü Bölüm – Sözleşme ve Tasarruflar
A) Hayattaki Vaki Tasarruflar
I- Asli İktisap
Madde 48- Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibarıyla mahdut veya gayri mahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilir.
Yukarıdaki fıkralarda sayılan tasarruf muameleleri henüz vücuda getirilmemiş veya tamamlanacak olan bir esere taalluk etmekte ise batıldır.
II- Devren İktisap
Madde 49- Eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvaffakiyetiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir.
İşleme hakkının devrinde, devren iktisap eden kimse hakkında da eser sahibi veya mirasçılarının aynı suretle muvafakati şarttır.
Beşinci Bölüm – Hukuk ve Ceza Davaları A ) Hukuk davaları
I- Tecavüzün ref’i davası
Madde 66- Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir. Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir.
- Manevi Haklara Tecavüz Halinde
Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmen en fazla 3 gazetede ilan talep edilebilir.
Eser haksız olarak değiştirilmiş ise hak sahibi aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
1) Eser sahibi, eserin değiştirilmiş şekilde çoğaltılmasının, yayım ve temsilinin, radyo ile yayımının men edilmesini ve tecavüz edenin, tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalardaki değişikliklerin düzeltmesini veya bunların eski haline getirilmesini talep edebilir. Değişiklik, eserin, gazete, dergi veya radyo ile yayımı sırasında yapılmışsa eser sahibi, masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, eseri değiştirilmiş şekilde yayımlamış olan bütün gazete, dergi ve radyo idarelerinde değişikliğin ilan yolu ile düzeltilmesini talep edebilir;
2) Güzel sanat eserlerinde, eser sahibi asıldaki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep edebilir. Eski halin iadesi mümkün ise değişikliğin izalesi ammenin veya malikin menfaatlerini esaslı surette haleldar etmiyorsa eser sahibi eseri eski hale getirebilir.
- Mali Haklara Tecavüz Halinde
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.
Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.
II- Tecavüzün Men’i Davası
Madde 69- Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vaki olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.
III- Tazminat Davası
Madde 70 – Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de isteyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.
- 1. Manevi Haklara Tecavüz
- Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
- Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
- Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
- Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
İlanın şekil ve muhtevası kararda tesbit edilir.
İlan hakkı, hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde kullanılmazsa düşer.
C) Borçlar Kanunu
Yayın Sözleşmesi VIII-Eser Sahibinin Bedele Hak Kazanması
Madde 380 – Eser sahibinin bedelden feragat ettiği olayın koşullarından anlaşılmadıkça bedeli hak etmesi asıldır.
Bedelin miktarı bilirkişinin görüşü alındıktan sonra, hâkim tarafından takdir olunur.
Eğer yayıncının sınırsız çoğaltma hakkı varsa birinci çoğaltma için belirlenen bedel ve diğer koşulların devam eden kopyalarda da geçerli olması asıldır.
2- Bedelin Ödenme Zamanı, Satış Hesapları ve Bedava Kopya
Madde 381 – Bir eser bütünüyle yayınlanacaksa ise tamamının ve (cilt, cüzü, forma gibi) kısım kısım yayınlanacaksa her kısmının çoğaltma ve satışa hazır bulundurulmasının ardından bedelin ödenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları bedelin kısmen veya tamamen ödenmesini satışın sonuna bırakmışlarsa yayıncı satış hesaplarını düzenlemeye ve geleneklere uygun ispat edici belgeleri hazır etmeye zorunludur.
Aksi şart koşulmadıkça, telif sahibi veya ardılının, eserden geleneklerin belirlediği miktarda bedava kopya almağa hakları vardır.
Sözleşmenin Sona Ermesi
I – Eserin Kaybı
Madde 382 – Eser, yayıncıya verildikten sonra kazayla kaybolsa bile yayıncı, bedeli ödemeye zorunludur.
Eğer telif sahibinde kaybolan eserin diğer kopyası varsa, o kopyayı yayıncının kullanımına bırakması gerekir. Eğer telif sahibinde eserin diğer kopyası olmaz ve eserin yeniden oluşturulması nispeten kolay bulunursa telif sahibi eserini yeniden yazmaya zorunludur.
Telif sahibi, her iki durumda da uygun bir ödence isteyebilir.
II – Çoğaltılan Eserin Kaybı
Madde 383 – Tablonun eser satışa çıkarılmazdan evvel tamamen veya kısmen kazara kaybolduğu takdirde yayıncı, telif sahibi veya ardılına ayrıca bir bedel vermeye zorunlu olmaksızın kaybolan kopyayı giderlerini üstlenerek yeniden çoğaltabilir.
Eğer yayıncı, fahiş giderler üstlenmeksizin kaybolan kopyaların yerine yenilerini koyabilecekse buna zorunludur.
III – Telif Sahibi ve Yayıncının Şahsından Kaynaklanan Sona Erme
Madde 384 – Eseri tamamlamadan önce telif sahibi ölür veya tamamlama yeteneğini yitirir veya kusuru olmaksızın eseri tamamlaması olanaksız bulunursa yayın sözleşmesi sona erer.
Şu kadar ki, sözleşmenin tarafı tamamen veya kısmen mümkün ve haklı bulunursa hâkim sözleşmenin devamını ve bunun için gereken önlemlerin alınmasını emredebilir.
Yayıncının iflâsı durumunda telif sahibi veya ardılı, eseri başkasına verebilir. Fakat telif sahibi veya ardılı iflâs zamanında henüz vâdesi gelmeyen borcun yerine getirileceğine ilişkin güvence alırsa eseri başka bir yayıncıya veremez.
D) Yayıncının Planladığı Eserin Telifi
Madde 385 – Bir veya daha fazla telif sahibi, yayıncının belirlediği plân çerçevesinde bir eser oluşturmayı üstlenirlerse, ancak sözleşmeyle belirlenen bedele hak kazanırlar.
Bu durumda telif hakkı yayıncıya ait olur.
D) Medeni Kanun
- Saldırıya karşı
Madde 24- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin
kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
2) Davalar
Madde 25- Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir. Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır. Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.
E) Türk Ceza Kanunu
Türk Ceza Kanunu suçlara uygulanacak temel esasları ve suçları düzenlemiştir. Ancak bazı durumlarda suçlar ve cezai müeyyideler özel bir kanun içinde de düzenlenebilmektedir.
Eser hakkındaki cezai düzenlemeler de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 inci maddesinde hak sahiplerinin mali ve manevi haklarına karşı yapılmış tecavüzler olarak yer almaktadır.
5846 sayılı Kanun’un 71. maddesinde sayılı suçlar şikayete bağlı suçlardır. Şikayete bağlı suçlarda savcı veya kolluk makamları resen harekete geçememekte sadece şikayet hakkına sahip hak sahibinin şikayet dilekçesi ile gerekli işlemler yapılmaya başlanılmaktadır.
Cezai Prosedüre Göre Açılacak Davalar:
Mali ve Manevi Haklara tecavüz halinde FSEK 71. maddesine göre açılacak takibi şikayete bağlı suçlar söz konusudur. Şikayet sonucunda kamu davası açılır.
Madde | Manevi Haklara Tecavüz Halinde Suçlar | Ceza Miktarı |
71 | Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında | 1 yıldan 5 yıla kadar değişen sürelerde hapis veya adli para cezası |
71 | Başkasının eserini kendi eseri veya kendisinin eserini başkasının eseri olarak kişiler hakkında | 6 aydan 2 yıla kadar değişen sürelerde hapis veya adli para cezası |
71 | Kaynak göstermeden iktibasta bulunan kişiler hakkında | 6 aydan 2 yıla kadar değişen sürelerde hapis veya adli para cezası |
71 | Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, |